Adı 17.
Karmaşığım,
Tam olarak umutsuzlukların kırıldığı noktadayım ama bu sefer adı kalabalık bir yalnızlık. Hafızam eski bir hatıra sandığı. Geçmişini unutamıyor, geleceğini göremiyor bugününde yaşayamıyor. Kararsızlıklar, yanlış tercihler, kaybedilen zamanla, umutsuz sonuçlar ve yalnızlık.
17'nin tam ortası yanlış yaptığım her tercihin belki de sonucunu şimdiden verdiği bir yaş.
Birini kaybetmenin ne demek olduğunu, omuzlarına binen hayatta bir yer edinme çabasını tek başına taşıdığın, suskunluğu, insanlara olan tahammülsüzlüğü, yetişememeyi ve belki de hep geç kalmayı bana öğreten bir yaş.
Saçlarıma aklar düştü, 17'nin ortası.
Yanlış zamanlarda yanlış yerlerde yanlış insanlarlaydım belki de ondandı bu doğruya olan hasretim. Bu zamana kadar asla bulmadı ve belki de bulsa da ben göremeyeceğim ama umudum yok artık.
Gün doldurmak ve bazı beklentileri karşılayabilmek için yaşadığım bir zamandayım.
...
Uzun bir yolda korkularım, endişelerim ve kaygılarımla savaştığım bir yaştayım. Önünü göremediğim karanlık bir gelecek, beklentiler, hayatta yer bulma çabası ve cabası, aklımı her gün meşgul eden bir lanet.
Seveni sevemediğim sevmeyenin hasretini çektiğim bir yaştayım, ulaşılmaz olduğunu düşünen hayallerin peşindeyim. Yine de ne olursa olsun bu savaşa bir kere girdim ve tek seferde zaferle ayrılacağım. Gemileri uçurmayı hayal ettim, belki sadece onları karadan yürütebileceğim ama o gemi benim istediğim gibi hareket edecek, bir noktaya varacak.
Yanlış tercihler, zaman kayıpları, yanlış yerler ile dikenler serdim kendi yoluma simdi sıra o dikenleri temizleyip gülleri ekmekte o yollara.
...
Evet, uzun bir yolda yanlış yol arkadaşlarının bıraktığı hayal kırıklığını öğrendiğin bir yaş 17.
Yolda yürürken gülümsediğin bebek, yanına gelen kediyle ettiğin sohbet, bir yaşlıya yaptığın yardım, mutlu insanları görünce ortaya çıkan gülümsemen. Hepsi senin içindeki iyilikten kaynaklı, bir başkasına değil sen kendine iyi davranıyorsun.
Sakinliği, sessizliği, huzuru, abartılardan kaçınmayı öğrendiğim bir yaş 17.
Sevginin, emeğin ve saygının bir dozu olduğunu öğrendiğim, dost bildiklerinin gelip geçici bir kaç insan yığınından ibaret olduğunu anladığım yaştayım, adı 17.
Güvenmemeyi kafama vura vura öğrettikleri yaştayım,
Adı 17.
...
Üstünden yıllar geçse de bazı anıların, bazı acıların hissettirdiği o buruk hüzün bazen aynı kalabiliyor.
Geçen yıl bu zamanlar şöyleydim iyiydim aslında diye başlıyor cümleler, ama sonra diye de devam ediyor.
O sonra kısmı bize hayatın kırılma noktasından birini öğretiyor aslında.İlk kırılma noktası, adı 17.
Bir mezar başında, gerçekte hiç görmediğin birinin siyah beyaz fotoğrafındaki gülümsemesinde bir buruk yaş akıyor gözlerinden,
Adı 17.
…
Geçirdiğim günlerin yoğunluğu hiçbir şeye yetişememe duygusu koca bir okyanusta kürek çekmeye benzer bir hayat yaşadığıma inandığım bir an, adı 17.
Gelecek kaygısı, öyle nufüz ettiki hayatıma kendime dair bir şey düşünemez oldum, günlerim ordan oraya koşuşturma ile ya da savrulma mı demeliydim?
Her neyse öyle geçiyor işte, bu kadar karmaşa içinde kendimi teselli etmeyi öğrendiğim bir yaştayım, adı 17.
Bana duyulan inançların omzuma yüklediği ağırlıkla geçirmeye çalıştığım son aylardayım.
Kaygıyla veyahut sevgiyle, inançla ya da imkansızlıkla başaranın tadını öğreneceğime inandığım yaştayım, adı 17.
...
İnsanların yürüdüğün o yorucu yolda sana ağır gelen yükleri küçümsediğini, sevgi ve sonu aydınlıkla biten yollar için çabaladığın tüm uğraşların hafife alındığını öğrediğim bir yaştayım, adı 17.
Geçmişi anlatırken o ilk gün ki acısını değil de sadece o kabuk tutmuş yaraya bir kez daha dokunduğumu hissettiğim bir yaştayım.
Kimi zaman ne yaptığımı, nerede olduğumu, plansızlıklarımın içinde kaybolduğumu anladığım, insanları haklı çıkarma ihtimalimin bile benim sonum olacağına inandığım bir yaştayım.
Kayıplardayım ama yoldayım, yanlış gidiyorum ama sonunu görmeliyim, özlüyorum ama geri dönemiyorum, geçmişi istiyorum ama geleceği güzelleştirmekle meşgulüm.
Buruk farkındalıkların olduğu yaştayım,
Adı 17.
...
İnkar, evet inkar.
Tüm bu inançlar içinde hayatın benden aldıklarına karşı duyduğum o acı özlem tüm olanlara inanmamayı ve hatta inkar etmeyi bana öğrettiği bir yaştayım.
2 ay 10 gün sonra tam 1 yıl..
Toprak çiçekler açtı, son kez yürüdüğün şu sokaklar vuslata büründü. Sen varken aydınlıktı buralar, sen gittin evime hiç güneş girmedi.
Sensizlik bu kadar ağır olmasa, özlemin bir adı olmazdı lügatımda.
Keşke'lerin acı bir tadı olduğunu öğrendiğim yaştayım,
Adı, 17.
...
Korktuğum bazı hayatlar var. Aslına bakarsak yetişememekten ve bunun pişmanlığını çok geç olan bir zamanda farketmekten korkuyorum. Geri dönüşsüz yollar büyük çaresizlikler doğurur biliyorum.
Geçmişimdeki bazı zamanları bir yığın keşke'ye bırakmak, en büyük korkum belki de.Yolun çok başındayken bazı duygular için bile geç kaldığımı hissetmek, düşünmek benim için bir kabus iken bunun gelecekte de aynı olduğunu düşünmek istemiyorum.
Hayatı doyasıya yaşayamadan ölmekten korktuğumu anladığım yaştayım, adı 17.
Günlerimi planlayamadığım, saçma bir döngü içinde dönüp durduğum, mutluluğa gönlümü ikna ettiğim zamanlardayım. Bazen nankör bazen vefanın kendisiyim. Tüm dengesizlikler, tüm karmaşalar benim belki de..
Bu kalabalığa sahip olduğum bir zamandayım, adı 17.
Geleceğin güzellikleri, geçmişin yaraları, bugünün karmaşası veyahut durgunluğu hepsinin adı, 17.
...
Hayatın var olan bir ''keşke'' evresi,
Adı,17..
...
Hayatın var olan karmaşalar evresi. Evet karmaşalar ama bu sefer bunları gülümseyerek yazıyorum. Çünkü umudum hep tazeleniyor, karmaşalara, çaresizliklere karşı aynada gülümseyebilen o kızın kendine ve önündeki sürece inancı var. Geçmiş veyahut gelecek yaşanması gereken yaşandı ve yeni yaşanacaklar her biri zamanını bekliyor.
Hayallerim gönlümde bir orman yeşertiyor, o ormanda ağaçlar tek tek filizleniyor ben ise umudumu tüketmeden her gün onları besliyorum benim umudumu besleyecek somut bir delil olmasa bile yapıyorum bunu.
'İNANIYORUM' diye haykırmak geliyor içimden.
İşte şimdi hayatın 3 aylık evresi, kendime hiç olmadığı kadar inandığım yaştayım adı, 17...
Yorumlar
Yorum Gönder