Korkularımı Dinlet
Kaybetmek.
Ne zaman kaybederiz? Alıştığımızda mı yoksa unuttuğumuzda mı?
Belki de şunu sorgulayarak başlamalıyız: Unutabilir miyiz?
Hayır, hiçbir zaman unutmadık unutamayız da. Hayatımıza giren her insandan minik de olsa bir iz taşıyoruz çünkü bizi bugünümüzde biz yapan o izler belki de. Unutamayız sadece artık var olan hakikati eskisi kadar hatırlamayız.
Hakikat hayat okyanusunda yorgun bir balıktır. Hep yaşar orada sadece okyanusun o derinliğine artık ulaşamaz.
Peki kaybettiklerimiz? Belki de nasıl kaybettiğimizden, neyi kaybettiğimizden başlamalıyız hikayeye.
Oyuncağını parkta kaybeden bebekten, babasının uzaklardan yuvaya dönmesini bekleyen özlem dolu çocuklardan, evladına ulaşacak bir şifa için hastanede umutlu bekleyen ailelerden, ona uğrayacak ölümü beklerken arkasında bırakacak olduğu enkazdan haberi olmayan insanlardan, gidenin valizine her şeyin sığmayışından kalana ağır gelenlerden başlamalıyız belki de.,
İnandığımız her gerçeğin yalanından, gün geçtikçe biten umudumuzdan, bizi bekleyen yollardan ve geleceği göremeyen gözlerden başlamalıyız.
Galiba başlamak istediğimiz yerler biraz fazla harabe. Biz mi geç kaldık onları fark etmedik mi, yoksa fark etmek istemedik mi?
Bilmiyorum, cevabını eğer bulabilseydim bugün burada bunları yazıyor olmazdım. Anlatıyorum, çünkü artık kalemimden taşanlar yüreğime sığmıyor, öyle bir yer kaplıyor ki koca fırtınayı o başlatıyor.
Ama sonra bir gün tüm kaybettiklerime bir anlam yüklemeyecek kadar sevdiğim birini kaybettim, geriye dönüp baktığımda ise valizime doldurduğum pişmanlıklar bir mezarın başında dile gelmeyi bekledi. O kaybettiğim günden beri hayatımdaki herkesle yaşadığım anı bir daha yaşayamayacağımı anlayarak hayatımı sürdürdüm. Her güldüğümde valize dolan bir pişmanlık daha oldu.
Çelişkiler dolu bir okyanus zihnim. Ölümü diletip geleceğe umutlu gözlerle bakacak kadar aciz. Okunacak bir sela bir namaz ile bitecek saltanatına fazla anlam yükleyeceği kadar da garip.
Çaresizim.
Gittiğim her yolda kendimi arıyorum, çıkmaz sokakların sonu deniz gören yerlere uzanacak diye bekliyorum. Bir kurtarıcı aramıyorum ya da bu fırtınayı dindirecek bir sakinlik beklemiyorum. Ben kendimi anlayabilmek istiyorum. Ne yaptığımı, ne yapacağımı, nereye gideceğimi her seferinde beni yangın yerinde öylece bırakacak bu belirsizlikten kurtulmayı bekliyorum. Benim hikayem benimle başlıyor, valizime doldurduğum pişmanlıklarımla, gidişime sığmayan vedalarımla, kanlı hançerime sakladığım öznelerimle, geleceğe umutla bakmak isteyen tarafımla, hastane koridorundaki küçük çocukla, bir mezar başına çöküp ne yaşadığını anlamlandırmaya çalışan o kızla, sokağıma girip güvenli limanımı götüren cenaze aracıyla, korkularımla, umudumla başlıyor.
Kim bilir belki de gittiğimde anlayacağım tüm bunları...
Yorumlar
Yorum Gönder