Yıkık Harabe
Kime ev diye bakarız?
Aslında önce evin tanımını bilmek gerekir.
Ev öyle 4 duvarı 1 çatısı olan bir beton yığını değildir.
Ev hissettiğindir.
Hissettiklerinde saklı olan koca bir dünyadır.
Her gezdiğin sokağın çıkışında onu aramaktır.
Huzura kavuşmak için can attığın yerdir.
Çıkınca uğrarım dediğin değil de
Onu bulmak ona rastlamak için aradığındır.
Ev aslında herkesin kalbinde saklı olan yuvasıdır.
Ama saklıdır işte, herkes denk gelip bulamaz onu
Yuvaya denk gelmek istiyorsan önce sevmen gerekir.
Sevilmeyi öğrenmen sevmenin acısını yaşaman bazen de tekrar sevmeye tövbeli olman gerekir.
Belki bu yolda yıkık dökük harabelerin altında kalırsın
Ve bir beton parçası onun kalbini anımsatabilir sana
O beton parçasının altında ezilir kalırsın
Canın o kadar yanar ki yolun sonu sanırsın
Ama yuva bu, nasıl çıkar giderim diye düşünürsün
Sonra anlarsın, bazı evlerde bazı kalpler birbirine denk gelmez.
Evi mi terk edeceksin şimdi?
Evet, çünkü sen sana ait olan bir yerde değilsin onu hiç bulamamışsın.
Koca bir yangın yerinin ortasında kokusunun dört bir yanı sardığı o gül'e güvenmişsin.
Birileri sana mutlusun, yuvandasın demiş sende öylece inanmışsın.
Geçen zamanda koca bir hiç'e tamamlanmış
Ateşi yüreğinde yangın olan
Bin kez küle dönmüş
Yokluğuna cehennem dediğin
Yüreğin harbinde bir kurşuna gözlerini kapamış...
Yorumlar
Yorum Gönder